Kategori: Blog

  • Romantik İlişkilerde Sağlıklı Tartışmak Mümkün Mü? Sağlıklı Tartışmak İçin 5 İpucu

    Romantik İlişkilerde Sağlıklı Tartışmak Mümkün Mü? Sağlıklı Tartışmak İçin 5 İpucu

    Romantik İlişkilerde Sağlıklı Tartışmak Mümkün Mü?

    Her ilişki dinamiğinde zaman zaman çatışmalar meydana gelir, tartışmalar yaşanır. Partnerlerin her zaman aynı fikirde olması veya birbirleriyle tamamen uyumlu olmaları mümkün değildir. Önemli olan çatışmaları yıkıcı boyutta değil, sağlıklı boyutta tutabilmektir. Çatışmaları sağlıklı boyutta yönetebilen çiftler daha yüksek oranda özdeşim kurabilir, birbirlerini daha iyi tanıyabilir ve birbirlerini anlama konusunda daha iyi bir hale gelirler.

    Tartışamalar esnasında unutulmaması gereken ilk şey herkesin birbirinden farklı ve eşsiz olduğudur. Hayat içerisinde tetiklenebileceğimiz birçok durumla karşılarız ve herkesin bu tetikleyiciler karşısında hissedeceği duygular, düşünceler ve bu bağlamda sergileyeciği davranışlar birbirinden farklı olacaktır. Bu nedenle göz önünde bulundurulması gereken ilk şey yaşanan durumlara partnerin bakış açısından bakabilmek ve değerlendirebilmek olacaktır. Sizde çatışamalar esnasında partnerinizi anlamakta güçlük çekiyorsanız veya partneriniz tarafından anlaşılmadığınızı hissediyorsanız bize ulaşabilirsiniz. 

    Romantik-İlişkilerde-Sağlıklı-Tartışmak- Mümkün-Mü-Sağlıklı-Tartışmak-İçin-5-İpucu

    Tartışmaları Sağlıklı Yönetebilmek İçin 5 İpucu

    1. Duyguları İfade Edebilme ve Partnerin Duygularına Eşlik Edebilme

    Çatışmaları sağlıklı bir şekilde yönetebilmenin ilk anahtarı partnere duyguları açabilmekten geçer. Sağlıksız çoğu çatışmanın altında ifade edilmeyen, bastırılmış duygular yatar. Duyguları ifade edememenin altında bir çok sebep yatıyor olabilir. Bunlar:

    • Yaşanılan problemden bahsederken tamamen durum endeksli konuşmaya meyilli olma, duygu ve düşüncelere odaklanamama
    • Duyguları tanımlayamama, ne hissettiğini çözümleyememe
    • Duygularını paylaşsa bile anlaşılmayacağını, yok sayılacağını düşünme.

    Duygular paylaşılmadan partnerler ne kendilerini karşı tarafa anlatabilirler nede karşı taraf partnerlerini tam anlamıyla anlayabilirler. Bu da yaşanılan problemin anlaşılamamasına, partnerlerin kurması gereken özdeşimi kuramamalarına ve problemlerin kısır döngü halinde devam etmesine yol açabilir.

    2. Açık Uçlu Sorular Sormak 

    Tartışamalar esnasında, partneri belirli cevaplar vermeye yönlendirebilecek veya partneri savunmaya geçirecek sorular sormak yerine açık uçlu sorularak sorarak partnerin o durum karşısında hissettiği duyguları ve düşüncelerini öğrenmek ve akabinde sizin o durum karşısında hissettiğiniz duygu ve düşünceleri partnere açıklamak çatışmanın yıkıcı etkisini azaltan yöntemler arasında yer almaktadır. Bu sayede hem kendi duygu ve düşüncelerinizi bastırmadan paylaşmış olursunuz hem de partnerin o durum karşısında neler hissettiğini daha iyi anlayabilirsiniz.

    Örneğin “Sen neden bana bugün mesafeli davranıyorsun?” demek yerine “Bugün bana karşı davranışlarının mesafeli olduğunu düşünüyorum ve bu endişelendiriyor. Bilmediğim bir şey mi yaşandı?” demek hem kendi duygu – düşüncelerinizi paylaşma olanağı sağlarken hem de partnerin sizi anlamasına olanak tanır.

    3. Yıkıcı Konuşmama, Savunmaya Geçmeme ve Partnerin Duygu –  Düşüncelerine Eşlik Edebilme

    Tartışmaların doğası gereği olumsuz yaşam deneyimlerinden bahsedilir. Bu da kimi zaman kişilerde özelliklede yanlış anlaşıldıklarını düşündükleri durumlarda kendilerini savunmaları gerektiği düşüncesini doğurabilir ve haksızlığa uğradıklarını hissedebilirler. Ancak unutulmamalıdır ki her birey durumları kendi bakış açısı ve kendi deneyimlerine göre şekillendirir. O nedenle sizin için olumsuz olmayan bir durum partner için olabilir. Bu gibi durumlarda dikkat edilmesi gereken ana etkenler:

    • Tartışmalar esnasında partnerler olumsuz durumlardan bahsederken sözlerini kesmemek
    • Söylediklerini yok saymamak, görmezden gelmemek (öyle bir şey yok, sen yanlış anlıyorsun, sende çok alıngansın, bunda üzülecek bir şey yok). Bunun yerine partnerin duygu ve düşüncelerine eşlik etmeye çalışmak
    • Konuyu kapatmaya çalışmamak, partnerin söyleyeceklerini bitirmesini beklemek
    4. Partnerin Söylediklerini Özetlemek

    Partnerin konuşma esnasında söylediği şeyleri özetlemek karşı tarafa dinlendiği ve anlaşıldığı sinyalini gönderir. Aynı zamanda size karşı yıkıcı bir söylemde bulunduysa bunun farkına varmasını ve telafi etmesine olanak sağlar. Bir diğer noktada sizin yanlış anladığınız bir durum varsa bunu düzeltir. Bu sayede çatışmaların şiddetini tırmanmadan daha sağlıklı bir boyutta ilerler.

    5. Yaşanılan Problemleri Çözümlemek

    Çözüm ararken senin dediğin veya benim dediğim tutumu yerine ortak paydada buluşmaya çalışmak oldukça önemlidir. Ortak paydayı partnere sorular sorarak, neye ihtiyacı olduğunu kendisinden tanımlamasını isteyerek ve yapılabilecek davranış değişimlerinden partnere bahsederek sağlamak mümkündür. Örneğin:

    • Bunun seni rahatsız ettiğini anlıyorum. Peki şu an neye ihtiyacın var? Benden beklentin nedir?
    • Bu bahsettiğin beklentileri karşılayabileceğimi düşünmüyorum çünkü şu açılardan bana uymuyor. Peki ortak paydada buluşmak için neler yapabiliriz?
    • Bahsettiğin beklentiler arasında şunları gerçekleştirebileceğimi düşünüyorum. Bu bahsettiklerin konusunda daha dikkatli olacağım.
    • Bundan sonrasında bu talebini karşılamaya özen göstereceğim ancak bu gibi durumlarda bende senden şunu bekliyorum. Bunu yapabilir misin?
    antalya-psikolog

    Sonuç olarak, her ilişki dinamiği doğaları gereği içinde tartışmalar barındırır. Önemli olan tartışmalardan anlaşıldığını hissederek çıkabilmek ve aynı problemlerle tekrar karşılaşmamaktır. Bunu yapabilmenin anahtarı ise tartışmalar esnasında nasıl bir iletişim kurduğumuzdan geçer. Tartışmaları sağlıklı şekilde yönetebilmek ve yara almadan çıkabilmek mümkündür. Sizde çatışmaları sağlıklı bir şekilde yönetebilmek için bizimle ön görüşme planlayabilir terapi sürecinde yaşadığınız problemleri ortadan kaldırmaya yönelik neler yapılabileceği uzman eşliğinde planlayabilirsiniz.

    Antalya Romantik İlişkilerde Sağlıklı Tartışmak Mümkün Mü? Sıkça Sorulan Sorular

    İlişkideki tartışmalar her zaman yıkıcı mıdır?Bütünleşmiş aşk nedir ve nasıl tanımlanır?

    Hayır, ilişkide tartışmalar her zaman yıkıcı değildir. Sağlıklı bir şekilde yönetilen tartışmalar, çiftlerin sorunları çözmelerine ve birbirlerini daha iyi tanımalarına olanak sağlar.

    Aktif dinleme, ben dilini kullanma ve suçlayıcı ifadelerde bulunmama, sen diline geçmeme, gerçekte hissedilen duygu ve düşünceleri paylaşma tartışmalar sırasında kullanılan iletişim becerileri arasındadır.

    Tartışmalardan tamamen kaçınmak ve yok saymak sorunların birikmesine ve çözülemez bir hale gelmesine yol açabilir. 

    Eğer tartışmalar sürekli hale geldiyse, çözülememiş, kısır döngüde devam eden benzer sorunlar varsa ve çiftler kendi başlarına çözüm bulamıyorsa profesyonel destek almak faydalı olabilir.

  • Maladaptive Daydreaming – Uyumsuz Hayal Kurma Nedir?

    Maladaptive Daydreaming – Uyumsuz Hayal Kurma Nedir?

    Maladaptive Daydreaming Nedir?

    Maladaptive daydreaming türkçe adıyla uyumsuz hayal kurma kişilerin gerçeklikten kaçmak adına artmış hayal kurması ve zamanının büyük çoğunluğunu hayal kurma ile geçirmesidir. Bu durum kişilerin gündelik hayatlarında işlevsel baltalanmalara ve sosyal olarak kendilerini izole etmelerine yol açabilir. Çoğunlukla çocukluk döneminde başlama eğilimindeyken, yetişkinlik döneminde de başlayabilmektedir. Özellikle kişilerin travmatik deneyimler yaşaması, depresif belirtilerin varlığı, yoğun stres ve kaygı ile mücadele etmesi, olumsuz yaşam deneyimlerinin varlığı en önemli tetikleyiciler arasında yer alır.

    Kişiler hayal kurarken kendileri çok daha güvende hissederler ve hayal kurma dış dünyadan koruyan güvenli bir yer haline gelebilir. Ancak önlem alınmadığında kişilerin gerçeklikten – hayattan kopmaları, dış dünyadan uzaklaşmaları, sorumluluk alamamaları, günlük rutinlerini aksatmaları ve ilişki dinamiklerinde bozulmalar yaşamaları gibi ciddi risk faktörleri oluşabilir.

    Uyumsuz Hayal Kurma Belirtileri Nelerdir? 

    • Kurulan hayaller belirli bir kurguda ve artmış detaylandırma ile karakterizedir
    • Hayal kurmaya yönelik artmış bir istek vardır, kişiler çoğunlukla hayal kurmayı kendiliğinden başlatırlar
    • Hayali yaşantılama mevcuttur (konuşma, jest – mimikleri kullanma, hareket etme)
    • Karşılaşılan günlük uyaranlarla hayal kurmaya başlama görülebilir (müzik dinlerken, bir film – dizi sahnesi izlerken vb)
    • Hayal kurmayı durdurmada zorlanma – günlük işlere ve sorumluluklara geri dönememe, aksatma
    • Günün her saatinde hayal kurmaya yönelik artmış davranışlar sergileme
    • Geceleri uyuyamama ve hayal kurmaya devam etme, uyku hijyenini sağlayamama
    • Gerçeklikten ve dış dünyadan kopma görünür
    • Kişiler hayallerini gerçekte yaşıyormuş gibi hissedebilirler
    • Odaklanma problemi yaşanabilir. İş ve okul hayatında baltalanmalar yaşanabilir
    Maladaptive Daydreaming Nedir uyumsuz hayal kurma nedir

    Hayal Kurma İle Uyumsuz Hayal Kurma Arasındaki Ayırıcı Faktörler Nelerdir? 

    1. Hayal Kurmanın Yoğunluğu

    Uyumsuz hayal kurmada, artmış bir yoğunluk vardır. Genellikle çeşitli kurgular ve ayrıntılı örüntüler eşliğinde devam eder. Kişiler hayalini yaşadıklarını düşünebilirler, konuşabilirler, eylemler sergileyebilirler. Hayalin adeta bir filmdeki gibi senaryosu, aktörleri vardır.

    2. Hayal Kurmanın Süresi

    Uyumsuz hayal kurmada, herhangi bir süre sınırı yoktur. Kurulan hayaller dakikalarca, saatlerce sürebilir. Kişiler aynı hayali günlerce tekrar tekrar kurabilir, geliştirebilir.

    3. Hayal Kurmaya Yönelik Artmış Arzu

    Kişilerde durduramadıkları ve kendilerine engel olamadıkları hayal kurmaya yönelik artmış bir arzu, istek gözlemlenir. Kişiler günün sonunda kendilerini saatlerce hayal kurmuş şekilde bulabilirler.

    4. Sosyal Olarak Kendini İzole Etme

    Kişiler sosyal çevrelerinden, çevresinde yaşanan gelişmelerden haberdar olmadan veya dikkatlerini veremeden yaşayabilirler. Sosyal çevrelerinden ve dış dünyadan kendilerini izole ederek kendi iç dünyalarına, hayallerine yönelme eğiliminde olurlar.

    Maladaptive Daydreaming – Uyumsuz Hayal Kurma İçin Terapi Süreci

    Uyumsuz hayal kurmanın terapi sürecinde kişiye özel bir plan oluşturarak psikolojik destek sağlanılır. Uyumsuz hayal kurmanın durum, düşünce, duygu ve davranış boyutundaki uyaranları ile çalışılır. Uyumsuz hayallerin ortaya çıkmasında nelerin etkili olduğu, kişilerin artmış hayal kurmalarının kökenleri ve uyumsuz hayal kurma davranışının nasıl yönetilebileceği üzerine çalışılır. Sizde uyumsuz hayal kurma ile mücadele ediyorsanız, bize ulaşarak ücretsiz ön görüşme planlayabilir, terapi sürecinizde neler yapılabileceğini uzmanımız ile değerlendirebilirsiniz.

    Antalya Maladaptive Daydreaming Sıkça Sorulan Sorular

    Maladaptive daydreaming nasıl teşhis edilir?

    Maladaptive daydreaming ile ilgili tıbbi tanı kategorisi yoktur. Ancak, uzmanlar tarafından geliştirilen MDS-16 ölçeği ile kişilerin bu durumu yaşayıp yaşamadığı bulunabilir.

    Evet, maladaptive daydreaming çocuklarda da görülebilir. 

    Maladaptive daydreaming bazı araştırma çalışmalarında, depresyon, anksiyete ve obsesif kompulsif bozukluk ile ilişkilendirilmiştir.

  • Psikolojik – Mental Yorgunluk Nedir? Mental Yorgunlukla Baş Etmek İçin 6 İpucu

    Psikolojik – Mental Yorgunluk Nedir? Mental Yorgunlukla Baş Etmek İçin 6 İpucu

    Psikolojik – Mental Yorgunluk Nedir?

    • Kendimi sürekli yorgun hissediyorum
    • Çok uyusam bile uykum asla yetmiyor
    • İşlerimi yapacak enerjiyi asla bulamıyorum
    • Sanki bütün gün yatsam bile yorgunluğum hiç geçmeyecek gibi Çoğu zaman kendinizi bu cümleleri söylerken buluyorsanız psikolojik yorgunlukla mücadele etmeye çalışıyor olabilirsiniz.
    psikolojik-mental-yorgunluk-nedir

    Psikolojik Yorgunluk Nedir?

    Kişinin kendisini artmış şekilde yorgun, bitkin hissetmesi bir şeyleri yapmak için enerji bulamaması ve dinlenmiş olsa da bu durumların devam etmesi psikolojik yorgunluk ile karakterizedir. Psikolojik yorgunluğun ortaya çıkmasında birçok durum etkili olabilmektir. Yapılan araştırmalara göre bunlar:

    • Kişinin son zamanlarda artmış olumsuz yaşam deneyimi ile baş etmek zorunda kalması
    • İlişki dinamiklerinde artmış şekilde olumsuz deneyimlerin yaşanması
    • Kişinin uyku hijyenini sağlayamaması (geceleri yeterince uyuyamama, ışıkta veya seste uyuma, artmış uyuma)
    • Artmış stres – kaygı seviyesine sahip olmak
    • Stresi ve kaygıyı yönetmekte güçlük çekmek
    • Olumsuz duyguları ve düşünceleri yönetmekte güçlük çekmek
    • Zihnin odak noktasının şu an yerine geçmiş ve gelecekte olması yer alır.

    Özellikle artmış şekilde stres ve kaygıya maruz kalmak psikolojik yorgunluğun en riskli tetikleyicileri arasında yer alır. Stres ve kaygıyı ortaya çıkaran etkenler çözümlenmediği durumlarda psikolojik yorgunluk kronik bir hale dönüşebilir. Sizde stres veya kaygıyı yönetmekte güçlük çekiyorsanız bize ulaşabilirsiniz.

    Psikolojik Yorgunluğun Belirtileri Nelerdir?

    • Artmış uyuma isteği ve uykuyu alamama
    • Artmış enerji düşüklüğü ve bir şey yapmak istememe
    • Uyku hijyenini sağlayamama
    • Artmış huzursuzluk ve mutsuzluk hali
    • Sosyal olarak kendini izole etme
    • Günlük rutinde aksayışların olması
    • Sorumlulukları yerine getirememe
    • Vücut ağrıları
    • Artmış unutkanlık
    • Zihinde doluluk hissi
    • Tükenmişlik hissi
    • Baş etme becerilerinde baltalanma
    antalya-psikolog

    Psikolojik Yorgunlukta Tedavi Süreci

    Yeterince dinlenmenize rağmen yorgunluk ve bitkinlik hissi geçmiyorsa, bir uzmana danışmak faydalı olacaktır. Terapi sürecinde psikolojik yorgunluğa yol açan ve sürdüren etkenler belirlenerek bu durumları ortadan kaldırmak hedeflenir. Başa çıkma becerileri geliştirilir. Sizde psikolojik yorgunluk ile mücadele ediyorsanız bize ulaşarak ön görüşme ile size özgü hazırlanmış terapi planını terapist ile birlikte oluşturabilirsiniz.

    Psikolojik Yorgunlukla Baş Etmek İçin 6 İpucu

    Kişisel Bakım Rutini Oluşturmak

    Yapılan araştırmalara göre, ihtiyacınız olan ve size zevk veren uygulamaları bakım rutininize dahil etmek psikolojik yorgunluğu azaltan uygulamalar arasında yer almaktadır.

    Egzersiz Yapmak

    Düzenli egzersiz yapmak yorgunluğu yönetmenin önemli adımlarından biridir. Enerjinizi arttırır ve yaşanılan uyku sorunlarının önüne geçmede etkilidir.

    Beslenme Düzeni Oluşturmak

    Sağlıklı yiyeceklerin tüketilmesi vücudu dengelemeye yardımcı olur. Enerji ve vücut dayanıklılığı arttırır. Bu sayede yorgunluk ile başa çıkmak kolaylaşır.

    Uyku Hijyeni

    Yapılan araştırmalara göre uyku hijyenini sağlamak psikolojik yorgunluğun azalmasında etkilidir. Uyku hijyenini oluşturmak için bize ulaşabilirsiniz.

    Nefes ve Gevşeme Egzersizleri

    Nefes ve gevşeme egzersizleri uygulamak vücudu rahatladır bu da iyi oluş halini destekler.

    Sorumluluklar ve Yapılması Gereken İşler İçin Rutinler Oluşturma

    Yapılması gereken işlerin yapılmaması kaygı ve stres seviyesini arttırabilir. Rutinler ve hedefler belirleyerek eyleme geçmek psikolojik yorgunluğun önüne geçebilmektedir.

    Psikolojik yorgunluğu deneyimlemek ve mücadele etmek çoğu zaman zorlu bir süreçtir. Kişilerin hem gündelik hayatında hem de sosyal, iş – okul hayatında çeşitli baltalanmalara yol açabilir. Sizde psikolojik yorgunluk ile mücadele etmekte zorlanıyorsanız bize ulaşabilirsiniz.

    Antalya Psikolojik – Mental Yorgunluk Sıkça Sorulan Sorular

    Psikolojik yorgunluk depresyona dönüşebilir mi?

    Yapılan bazı araştırmalarda göre, uzun süren psikolojik – mental yorgunluğun, önlenmediği takdirde depresyona dönüşebildiği bulunmuştur. Bu nedenle belirtiler fark edildiğinde harekete geçmek faydalı olacaktır.

    Psikolojik yorgunluğun ne kadar süreceği, kişilerin deneyimlediklerine ve uyguladıkları çözümlere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir.

    Psikolojik yorgunluk, kişilerin yoğun olarak deneyimledikleri durumlar ardından meydana gelir. Stres, vücudun dış uyaranlara karşı ortaya çıkardığı bir tepkimedir. 

  • Duygusal Dayanıklılık Nedir? Arttırmak İçin Etkili 3 Yöntem

    Duygusal Dayanıklılık Nedir? Arttırmak İçin Etkili 3 Yöntem

    Duygusal Dayanıklılık Nedir?

    Duygusal dayanıklılık, olumsuz yaşam deneyimleri meydana geldiğinde kişilerin deneyimlediği olumsuz duyguları sağlıklı bir şekilde yönetmeleridir. Bireylerin zihinsel sağlığını koruyarak olumsuz duyguları yönetmesine yardımcı olur.

    Duygusal dayanıklılığı sağlıklı düzeyde olan kişiler olumsuz deneyimlerle baş edebilir, duygularını regüle edebilir ve  sorun sürdürücü davranışlar yerine sorun çözücü davranışlara yönelirler. 

    Duygusal dayanıklılığı sağlıklı düzeyde olmayan kişiler yaşadıkları deneyimlerle baş etmekte güçlük çekerler, duygularını regüle edemez ve uzun vadede kendilerine zarar verebilecek eylemler sergileyebilirler.

    duygusal-dayanıklılık-nedir

    Duygusal Dayanıklılığın Düşük Olduğunu Gösteren Bazı Örnekler

    • Olumsuz duygular deneyimlendiği zaman sorun çözücü davranışlar yerine kişiye zarar verebilecek davranışlar sergilemek
    • Olumsuz yaşam deneyimleri meydana geldiği zaman artmış uyuma veya uyumakta güçlük çekme
    • Sosyal olarak kendini izole etme
    • Artmış yemek yeme veya iştahın kapanması
    • Kişilerle çatışmalar yaşandığı durumlarda yapıcı tutumu sürdürmek yerine olumsuz duygularla tepkisel davranmak
    • Sorumlulukları erteleme, aksatma
    • Artmış gerginlik ve huzursuzluk
    • Fiziksel belirtilerin eşlik etmesi (baş ağrıları, kalp çarpıntısı, mide bulantısı)

    Duygusal Dayanıklılık Kişiler İçin Neden Önemlidir?

    Duygusal dayanıklılık sayesinde kişiler yaşadığı olumsuz duyguları ve olumsuz düşünceleri kendileri için işlevsel şekilde yönetebilirler. Aynı zamanda duygusal dayanıklılığı yüksek olan kişilerin yaşadığı olumsuz deneyimler karşısında baş etme mekanizmalarının daha işlevsel olduğu, daha hızlı harekete geçebildikleri ve hayattan aldıkları doyumun daha yüksek olduğu bilinmektedir. Yapılan araştırmalara göre, duygusal dayanaklılığı yüksek olan kişilerin psikolojik rahatsızlık yaşama riski düşük olanlara göre daha azdır.

    Duygusal Dayanıklılığı Arttırmak İçin 3 Yöntem

    Öz Bakımı Arttırma

    Yapılan araştırmalara göre, kişinin öz bakımına yönelik düzenli rutinler oluşturması duygusal dayanıklılığı arttırmaktadır. Öz bakımınıza yönelik rutinler oluşturmakta zorlanıyorsanız bize ulaşabilirsiniz. 

    Öz Şefkat Pratikleri Yapma

    Kişilerin yaşadığı olumsuz deneyimler karşısında kendilerini artmış suçlama eğilimine veya yetersizlik duygulanımı arttıracak eylemler yerine kendine öz şefkat ile yaklaşabilmesi duygusal dayanıklılığı oldukça arttırmaktadır. Size özgü kişiselleştirilmiş öz şefkat pratiklerini oluşturmak için bize ulaşabilirsiniz. 

    Sosyal Destek Mekanizmalarından Yararlanmak

    Herkes hayatının belli dönemlerinde bazı yaşanılan olumsuz deneyimleri yönetmekte güçlük çekebilir bu gibi durumlarda duygusal dayanıklılığı korumanın bir yolu sosyal destek mekanizmalarından yararlanmaktır. Kişilerin kendilerini destekleyen ve problemler karşısında yardımcı olan insanların varlığı duygusal dayanıklılığı arttırmaktadır. Yaşanılan deneyimleri konuşabilmek aynı zamanda benliği korumayada yardımcı olmaktadır.

    Duygusal dayanıklılığı arttırmak zaman içinde gelişen bir süreçtir. Duygusal dayanıklılığı arttırmak için ve size özgü kişileştirilmiş teknikler için bize ulaşabilirsiniz. 

    Antalya Duygusal Dayanıklılık Sıkça Sorulan Sorular

    Duygusal dayanıklılık doğuştan mı gelir, sonradan mı geliştirilir?

    Yapılan araştırma çalışmalarında, bazı kişilerin genetik ve çocukluk deneyimleri nedeniyle daha dirençli olduğu bulunmuştur, ancak duygusal dayanıklılık yaşam boyunca öğrenilebilir ve geliştirilebilir. 

    Duygusal dayanıklılığı yüksek olan kişiler, ilişkide yaşanan sorunları daha sağlıklı ele alabilir, çatışmaları daha yapıcı şekilde çözebilirler.

    • Destekleyici bir aile ortamı oluşturmak
    • Problem çözme becerilerini öğrenmesini sağlamak
    • Sorumluluk almayı öğretmek
    • Duygu regülasyonunu öğretmek çocuklarda psikolojik dayanıklılığı geliştirmekte etkili olabilmektedir.
  • Monofobi Nedir? Yalnız Kalma Korkusu Belirtileri ve Tedavisi

    Monofobi Nedir? Yalnız Kalma Korkusu Belirtileri ve Tedavisi

    Monofobi Nedir? Yalnız Kalma Korkusu Belirtileri ve Tedavisi

    Monofobi, yalnız kalma korkusu olarakta ifade edilen fobik bozukluktur. Kişiler yalnız kaldıklarında günlük hayatını etkileyecek şiddette olumsuz duygular deneyimlerler. Monofobi, kişilerde işlevsel baltalanmalara, sosyal – iş ve ilişki dinamiklerine zarar verebilecek düzeye gelebilir.

    Yapılan araştırmalara göre, monofobisi olan kişiler yalnız kaldığı durumlarda en şiddetli olarak kaygı ve korku duygularını deneyimlemektedirler. Sıklıkla yaşadıklarını “yalnız kaldığım zamanlarda sebebini bulamadığım bir korku duygusu yaşıyorum, çok endişeleniyorum, yalnız kaldığımda başıma kötü bir şey geleceğini düşünüyorum” gibi ifadelerle aktarırlar.

    Monofobi Belirtileri Nelerdir?

    • Yalnız kalmaya yönelik artmış kaygı yaşanması ve yalnızlığa yönelik zihinde felaket senaryolarının kurulması
    • Yalnız kalmanın kişide şiddetli bir şekilde olumsuz duygulara yol açması. Özellikle kaygı, korku ve endişe
    • Sosyal çevresinde veya sosyal etkileşimlerde bulunulduğunda kişinin kendini artmış şekilde yalnız hissetmesi veya dışlandığını düşünmesi
    • Yalnız olmaktan kaçınma ve buna yönelik davranışlar sergilemesi
    monofobi nedir Yalnız Kalma Korkusu Belirtileri ve Tedavisi
    • Yalnız olmamak adına kişi için uygun olmayan veya kişiye zarar verebilecek ilişki dinamiklerine yönelme
    • Baş dönmesi – mide bulantısı
    • Kalp atışlarında hızlama
    • Nefes darlığı – göğüste sıkışma

    Monofobi Oluşumda Etkili Olabilecek Faktörler

    • Kişilerin geçmişte – hala anksiyete krizi veya panik atak geçirmeleri monofobi gelişiminde etkili olabilmektedir. Kişiler denetimlerini yitirecekleri ve yardım edecek kimse olmayacak korkusuyla yalnız kalmak istemeyebilirler.
    • Monofobi ile mücedele etmekte olan bir aile üyesinin olması kişide bu fobinin gelişiminde etkili olabilmektedir.
    • Geçmişte travmatik deneyimlerin yaşanması (ististmar, çocukluk döneminde ihmal veya travmatik terk edilme deneyimleri) monofobiye yol açabilir.
    • Sosyal olarak izole bir yaşam sürmek ve sosyal destek mekanizmalarına sahip olmamak
    • İstenilen – arzu edilen ilişki dinamiklerine sahip olamamak
    • Düşük benlik saygısına sahip olmak

    Monofobi İle Başa Çıkma Yöntemleri Nelerdir?

    Psikoterapilerde, monofobinin oluşmasında etkili olan ana tetikleyiciler bulunarak, bu tetikleyiciler ile ortaya çıkan olumsuz duyguların ortaya çıkmasını engellemek hedeflenir. Bilişsel Davranışçı Terapi ile kişiler olumsuz duygu ve düşüncelerini analiz etmesine, yaşanılan belirtileri çözümlemesine ve sorun sürdüren davranışları belirleyerek kişiler için özgünleştirilmiş başa çıkma becerileri geliştirme üzerine çalışılmaktadır. Sizde monofobi ile başa çıkmakta güçlük çekiyorsanız, ücretsiz ön görüşme ve tedavi planı için bize ulaşabilirsiniz.

    antalya-psikolog

    Monofobinin Önüne Geçmek İçin Uygulanabilecek Teknikler

    Benlik Oluşumunu Güçlendirecek Rutinler Oluşturmak

    Kişide olumlu duyguları destekleyen, iyi oluş halini koruyan ve benlik oluşumunu güçlendirecek yeni kazanımların hayatına dahil edilmesi monofobinin önüne geçilmesinde yardımcı olmaktadır.

    Sosyal Destek Mekanizmaları Oluşturmak

    Her insanın hayatında dönem dönem duygusal destek ihtiyacı hissetmesi oldukça normaldir. Duygusal desteğe ihtiyacı oluştuğunda ve bu ihtiyaç karşılanamadığında ise kişilerin olumsuz duyguları yönetmesi oldukça zorlaşabilir. Bu nedenle sosyal destek mekanizmalarını inşa etmek yalnız kalma korkusunun önlenmesinde önemli adımlar biridir.

    Monofobiyi Sürdüren Düşünceleri Tespit Edebilmek 

    Yapılan araştırmalara göre, monofobiyi sürdüren düşünceleri analiz ederek, düşünceleri gerçekçi olanlarla değiştirebilmek hissedilen olumsuz duyguların şiddetini azaltmaktadır. Düşüncelerinizi değiştirmekte zorlanıyorsanız, terapide bu kazanımı nasıl sağladığımızı ön görüşme ile öğrenebilirsiniz.

    Gevşeme ve Nefes Egzersizleri

    Kaygı, korku ve endişenin şiddeti yoğunlaştığında, nefes egzersizleri ve kas gevşetme teknikleri duyguları regüle etmeye yardımcı olmaktadır.

    Destek Almak

    Monofobi ile tek başınıza mücadele etmekte zorlanıyorsanız, unutmamalısınız ki bu durumla tek başınıza mücadele etmek zorunda değilsiniz. Terapi desteği ile bir uzman eşliğinde bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz.

    Antalya Monofobi Sıkça Sorulan Sorular

    Monofobi kimlerde daha sık görülür?

    Monofobi her kişide görülebilsede, yapılan araştırmalara göre özellikle terk edilme kaygısı yaşamış bireylerde, kaygı bozukluğu geçmişi olan kişilerde daha yaygın olarak görülebileceği bulunmuştur.

    Araştırmalara göre monofobi, genellikle anksiyete bozuklukları, sosyal fobi ve panik bozukluk ile birlikte görülebilmektedir.

    Kişiler, yalnız kalmamak için sürekli sosyalleşmeye çalışabilir, kendileriyle uyumlu olmayan insanlarla ilişki dinamikleri başlatabilir ve yalnız kaldıklarında yoğun stres veya kaygı deneyimleyebilirler.

  • Terapide İlk Seansta Neler Konuşulur? Psikolog Ne Sorar?

    Terapide İlk Seansta Neler Konuşulur? Psikolog Ne Sorar?

    Antalya Terapide İlk Seansta Neler Konuşulur?

    Genellikle çoğu danışanın, ilk seansta kafasında birçok soru yer alır. En çok merak edilen sorular, terapinin nasıl ilerleyeceği, neler konuşulacağı ve iyileşme olup olmayacağıdır. Terapi ekolleri ve terapistlerin uygulamayı tercih ettikleri farklı teknik ve yöntemler olsa da genellikle ilk seanslar belirli bir yapıda geçer. Genel olarak, ilk seansın amacı danışanı tanımak, geçmiş deneyimlerini öğrenmek, terapiden beklentilerini analiz etmektir.

    Tanışma & Bilgi Verme

    Uzman, danışanın kendisini tanıması ve terapötik ilişkinin kurulabilmesi amacıyla kendisi hakkında detaylı bilgi verir. Yetkinliklerinden, aldığı eğitimlerden ve süpervizyon sürecinden bahseder.

    Daha sonrasında danışanı tanımaya yönelik çeşitli sorular sorar. Terapinin temel amaçlarından biri danışanın yaşadığı sorunları psikolojik temeller ışığında analiz edebilmek, danışanı anlayabilmek ve onun beklentileri doğrultusunda iyileşme yolunda birlikte yürüyebilmektir.

    Bu nedenle terapist danışanın yaşadığı sorunlara yönelik detaylı bilgiler almaya çalışır. Burada danışanın günlük hayatına, geçmiş deneyimlerine, duygularına, düşüncelerine ve davranış kalıplarına yönelik kişi için özgünleştirilmiş sorular ile ilerler.

    Klinik Psikolog Merve Ece Kayhan

    Terapi Süreci Hakkında Bilgi Verme

    Uzmanların ilk seansta danışanlarına yönelik uygulayacakları terapi planından bahsetmeleri ilk seansın altın kurallarından biridir. Danışanlar bu sayede birlikte nasıl bir yol izleyecekleri, terapi sürecinin nasıl işe yaracağı ve iyileşme konusundaki var olan soru işaretlerini giderebilmektedirler. Uzmanlar burada hangi ekolle çalıştıklarından, hangi tekniklerinden yararlandıklarından ve bunların iyileşmeye olan katkıları üzerinde dururlar.

    Terapi Beklentilerini Oluşturma

    Tedavi planı, terapiden beklentiler, değişmesi ve ortadan kalkması istenilen durumlar üzerine detaylı değerlendirme yapılır. Önemli olan danışanla etik çerçeveler doğrultusunda güvenilir, kişinin kendisini – duygularını – düşüncelerini açması konusunda sıcak ve işbirlikçi bir seans ortamı oluşturmaktır. Terapiye başlamakla ilgili soru işaretleriniz var ise bizimle ücretsiz ön görüşme yaparak soru işaretlerinizi giderebilir ve yaşadığınız sorunlara yönelik değerlendirme yaparak terapi planı oluşturabilirsiniz.

    terapide-ilk-seansta-neler-konuşulur

    Psikoterapi Çerçevesi

    Danışanın yaşadığı probleme bağlı olarak seans süreleri, nasıl ilerleneceği, görüşme sıklığı üzerine konuşulur.

    Antalya Psikolog Ücretsiz Ön Görüşme

    Uzmanımız ile, terapi sürecine başlamadan önce, ücretsiz ön görüşme planlayarak ihtiyaçlarınızı değerlendirebilir, sorularınızı yanıtlayabilir ve birlikte nasıl bir yol izleyebileceğimizi planlayabilirsiniz.

    Seansı Sonlandırma

    Terapinin son kısmında seans özeti yapılır. Bir sonraki seansta neler yapılacağından, danışanın ihtiyaçlarından ve sormak istediği bir şey olup olmadığından bahsedilir. Bir sonraki seans için uygun gün ve saat seçimi sağlanarak ilk terapi seansı sonlandırılır.

    İlk seans öncesinde veya ilk seansta terapistinize sorabileceğiniz bazı sorular:

    • Eğitim geçmişiniz nedir?
    • Süpervizyon aldınız mı?
    • Çalışma alanlarınız nelerdir?
    • Benim yaşadığım problemle daha önceden çalıştınız mı?
    • Terapi süreci nasıl ilerleyecek? Birlikte neler yapacağız?
    • Hangi psikoterapi yöntemleri ile çalışıyorsunuz?
    • Ne kadar sıklıkla terapiye gelmeliyim?

    Yeni şeylere başlamak çoğu zaman zorlayıcı olabilir. Terapiye başlama kararı almak kimi durumlarda daha da zorlayıcı olabilir. Ancak unutmamak gerekir ki, terapiler sizin güvenli alanınız ve kendinizi, içinizden geçenleri özgürce açabileceğiniz yerlerden biridir. Bu yolculukta birlikte yürümek isterseniz bize ulaşabilirsiniz. 

    Antalya Psikolog Tavsiye Sıkça Sorulan Sorular

    İlk seans ne kadar sürer?

    Standart olarak terapi seansı süresi 50 dakikadır. Ancak bazı terapistler ilk seansı daha uzun tutabilirler.

    Genellikle ilk seans ücretlidir, ancak bazı merkezler ücretsiz ön görüşme yapabilmektedirler. Bize ulaşarak, terapiye başlamadan önce ücretsiz ön görüşme sağlayabilirsiniz.

    Evet, terapistiniz seansların sıklığı ve süresi hakkında seans sonunda size bilgi verebilir.

     

  • Mükemmeliyetçilik Nedir? 2 Temel Türü Nelerdir?

    Mükemmeliyetçilik Nedir? 2 Temel Türü Nelerdir?

    Mükemmeliyetçilik Nedir? 2 Temel Türü Nelerdir?

    Mükemmeliyetçilik, kişinin kusursuzluk ve mükemmellik için çabalama kaygısıyla karakterizedir. Kişiler genellikle kendileri için yüksek standartlar belirler. Bu yüksek standartlar ve kusursuzluk anlayışı kişilerin artmış huzursuzluk ve endişeli hissetmelerine yol açar.

    Genellikle öz değer ve öz saygılarını belirledikleri yüksek standartlara ne kadar ulaşabildiklerine göre şekillendirme eğiliminde olurlar.

    Mükemmeliyetçilik artmış hale geldiğinde ve kişinin işlevselliği, olumlu duyguları sürdürebilmesi veya ruh sağlığı büyük bir ölçüde olumsuz etkilenir.

    mükemmeliyetçilik-nedir-2-temel-türü-nelerdir

    Mükemmeliyetçilik Belirtileri Nelerdir? 

    • Yüksek standartlar belirleme ve belirlenen standartlara nadiren ulaşma
    • Artmış başarısızlık korkusu
    • Yapılacak işe başlamakta güçlük çekme – erteleme davranışları
    • Gerçekleşen başarılardan yeterince tatmin olamama
    • Başkalarının kendileri hakkındaki düşüncelerine artmış önem verme
    • Hata yapmaya yönelik artmış korku
    • Her şeyin kusursuz ve belirli bir düzende ilerlemesini isteme
    • Artmış öz eleştiri
    • Ya hep ya hiç düşünce stiline yatkınlık (yaptıklarım kusursuz olmalıdır, hata yapmamalıyım, bir başarısızlık bile büyük bedeller ödetebilir)
    • Karar vermekte güçlük çekme
    • Başarısızlıklara yönelik artmış odak
    • Artmış yetersizlik duygulanımı

    Mükemmeliyetçi Kişiliğin Oluşumunda Neler Etkilidir? 

    • Aile ve Kişinin Yetiştiği Ortam

    Ailenin ve kişinin yetiştiği ortamın başarıya yönelik bakış açısı ve başarının nasıl idealize edildiği mükemmeliyetçi kişilik oluşumunda etken faktörlerden biridir. Özellikle ailesel onayın başarıya bağlı olduğu aileler mükemmeliyetçi kişilik oluşumu için önemli bir risk faktörüdür.

    • Kişilik Özellikleri

    Kişinin öz değer ve öz sevgisini başardıklarında araması, kendine yönelik artmış eleştirilerde bulunması, hata yapmaya yönelik esnekliğinin olmaması kişiyi mükemmeliyetçi kişilik yapılanmasına yaklaştırabilmektedir.

    • Geçmişte Deneyimlenen Başarı & Başarısızlıklar

    Kişinin geçmişte çoğu deneyiminde başarısız olması veya çok az neredeyse hiç başarısızlık yaşamaması mükemmeliyetçiliğe yönelik yakınlık oluşturabilir.

    • Çevreyle Kıyaslama

    Kişinin kendini çevresindeki diğer insanlarla kıyaslaması ve kendisine bu doğrultuda gerçekleştirilebilir hedefler koymaması mükemmeliyetçiliği tetikleyen durumlar arasında yer almaktadır.

    • Düşük Öz Saygı ve Öz Sevgi

    Kişilerin kendilerine yönelik saygı ve sevgilerini bir tek başardıklarında ve standartlarına ulaştıklarında hissetmeleri bu doyumu yaşayabilmenin tek yolunun mükemmelliğe ulaşmak olduğuna yönelik yanlış bir inanç sistemi geliştirebilirler.

    Mükemmeliyetçiliğin 2 Temel Türü

    Mükemmeliyetçilik günümüzde ikiye ayrılmaktır. Bunlar olumlu ve olumsuz mükemmeliyetçiliktir.

    • Olumsuz mükemmeliyetçilik, kişinin kendisine gerçekleştirilemez yüksek standartlar belirlemeye devam etmesi ve bu standartlara ulaşmak için artmış çabalamasıdır. Kişiler burada öz değerlerini bu standartlara ve başarılarına yönelik belirleme eğiliminde olurlar. Standartlara ulaşılamadığında artmış bir suçlama ve yetersizlik hisleri oluşmaya başlar. Yapılan işte tamamen hatasız ve kusursuz olmaya odaklanır.
    • Olumlu mükemmeliyetçilik, kişiler gerçekçi ve ulaşılması mümkün olan hedefler belirlerler ve standartlarını buna göre şekillendirirler. Benliklerini ve öz değerlerini başarıları üzerinden tanımlamazlar. Başarılı olmak ve mükemmele ulaşmak için çaba sarf ederken dengede kalabilirler. Bir şeyin tamamen kusursuz olamayacağını bilirler, ancak ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çaba sarf ederler.

    Mükemmeliyetçi Olmak Hangi İşlevsel Baltalanmalara Yol Açar?

    • Sosyal olarak kendini izole etme
    • Başarısız olmaya yönelik artmış korku
    • Hata yapmamak ve başarısız olma ihtimalinden yeni şeyler denememe
    • Huzursuz ve gergin hissetme
    • Mide sorunları, baş ağrısı, uyku problemleri
    • Artmış erteleme davranışlarında bulunma, sorumlulukları aksatma – yerine getirememe
    • Artmış yetersizlik duyguları
    • Kendini başkaları ile kıyaslama ve düşük öz değer ile mücadele etme
    antalya-psikolog

    Artmış Mükemmeliyetçiliği Yönetebilmek

    Yapılan araştırmalara göre, kişilerin kendilerine gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler belirlemesi, yapılmak istenilenlerin hepsini aynı anda yapmaya çalışmak yerine küçük parçalara ayırarak ve planlayarak çalışması, öz değer gelişimi üzerine çalışması mükemmeliyetçiliği yönetmekte yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda mükemmeliyetçiliği tek başınıza yönetmekte zorluk çekiyorsanız psikolojik destek alabilirsiniz. Ücretsiz ön görüşme ve tedavi planı için bize ulaşabilirsiniz. 

    Antalya Mükemmeliyetçilik Sıkça Sorulan Sorular

    Mükemmeliyetçilik ile başarı arasındaki fark nedir?

    Başarı odaklı kişiler gerçekçi hedefler koyma eğiliminde iken, mükemmeliyetçi kişiler ulaşılması zor hedefler koyma eğiliminde olurlar.

    Mükemmeliyetçilik çoğu durumda motive edici olabilir, ancak artmış hale geldiğinde, stres, erteleme davranışları ve özgüven eksikliğine yol açabilir.

    Yapılan araştırmalara göre, genetik yatkınlıklar etken olabilmektedir ancak çoğunlukla çevresel faktörler ve kişisel deneyimler mükemmeliyetçiliğin gelişmesinde daha etkili olmaktadır.

    Bilimsel bulgulara göre, sosyal medyada sergilenen hayatlar, bireylerin kendilerini yetersiz hissetmesine ve daha mükemmel olmayı istemelerine yol açabilmektedir.

    Mükemmeliyetçilik kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiliyorsa ve kişi tek başına mücadele etmekte güçlük çekiyorsa bir uzman destek almak faydalı olabilir.

  • Uzak Mesafe İlişkisi Yürütmek Mümkün Mü? Sağlıklı Uzun Mesafe İlişkisi İçin 8 İpucu

    Uzak Mesafe İlişkisi Yürütmek Mümkün Mü? Sağlıklı Uzun Mesafe İlişkisi İçin 8 İpucu

    Uzak Mesafe İlişkisi Yürütmek Mümkün Mü? Uzak Mesafe İlişkisi Nasıl Yürütülür? Sağlıklı Uzak Mesafe İlişkisi İçin 8 İpucu

    Uzak mesafe ilişkilerinde partnerler birbirlerinden uzakta yaşarken tanışmış olabilecekleri gibi tanışma sonrasında partnerlerden birinin çeşitli sebeplere uzağa gitmiş olmasıda mümkündür. Uzak mesafe ilişkilerinde birtakım zorluluklar yaşanabilir. Bunlar:

    • Fiziki olarak yan yana olmamak
    • Yakınlık ve var olan özdeşimi koruyabilmek
    • Partnerlerin birbirini duygusal olarak beslemeye devam edebilmesi
    • Çatışmaları sağlıklı yolla çözebilmek
    • Özlem duygusunu koruyabilmek ve yönetebilmek gibi durumlar gibi uzak mesafe ilişkilerinde çeşitli zorluklara yol açabilir.

    Uzak Mesafe İlişkilerinde Özdeşim Kurabilmek, Yakınlık Sağlayabilmek Mümkün Mü?

    Fiziki olarak bir mesafe olsun veya olmasın partnerlerin özdeşim – yakınlık kurabilmek ve bu kurulan dinamiği sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek için çabalaması gerekir. Uzak mesafe ilişkilerinde kişilerin bu özdeşim ve yakınlığı kurup, sağlayabilmesinin altın kurallarından biri, birbirlerine kendilerini, duygularını ve düşünceleri ne kadar açabildikleridir. Yani ne kadar derin paylaşımlarımda bulunabildikleri de diyebiliriz.

    Uzak Mesafe İlişkisi Yürütmek Mümkün Mü Uzak Mesafe İlişkisi Nasıl Yürütülür Sağlıklı Uzak Mesafe İlişkisi İçin 8 İpucu

    Partnerlerin birbirleriyle derin paylaşımlarda bulunabilmesi ilişki dinamikleri içinde yaşanan olumlu veya olumsuz tüm koşulları etkileyen bir durumdur. Yapılan araştırmalarda, partnerleriyle derin paylaşımlarda bulunan ilişkiler bulunmayanlara kıyasla, birbirleriyle daha az çatışma haline girdikleri, birbirlerine karşı özlem duygularının daha yüksek olduğu, var olan yakınlığı güçlü bir şekilde koruyabildikleri ve duygusal olarak tatmin oldukları bulunmuştur. Partnerizle derin paylaşımlarda bulunmakta ve özdeşim kurmakta güçlük çekiyorsanız bize ulaşabilirsiniz.

    Uzak Mesafe İlişkilerinde Kurulan İletişim Nasıl Olmalı?

    Uzak mesafe ilişkilerinde derin paylaşımda bulunabilmek kadar bir önemli olan diğer durum iletişimdir. İletişimi canlı, besleyici ve belirli bir düzende tutmak oldukça önemlidir. İletişim sayesinde partnerler birbirlerinin hayatlarındaki değişimlerden, günlerinin nasıl geçtiğinden haberdar olurlar. Bu sayede birbirleri arasındaki duygusal paylaşımlar artar ve beslenir. Bir ilişki dinamiği içerisinde yer almanın en önemli özelliklerinden birinin hayatı paylaşabilmek olduğu gerçeği düşünülürse iletişim bunun en büyük sağlayıcıları arasında yer alır.

    İlişkide Rutinleşme

    Her ilişki dinamiğinde rutinleşme ve monotonlaşma bir sorun teşkil etsede uzak mesafe ilişkileri için daha tehlikeli olabilir. Fiziki olarak aynı yerde bulunamamaktan ötürü vakit geçirme ve yapılacak aktiviteler daha kısıtlı hale gelir bu da rutinleşmeye yol açabilir. Burada çiftlerin görüşmek için fırsatlar yaratması ve uzak mesafede kendilerine zevk aldıkları alanlarda birlikte yapılabilecek yeni rutinler (hediyeleşme, film izleme, kitap okuma, oyun oynama, görüntülü konuşma ile çift egzersizleri uygulama vb) oluşturmalı oldukça önemlidir.

    antalya-psikolog

    Sağlıklı Uzun Mesafe İlişkisi İçin İpuçları

    • Çatışmalar yaşandığında sağlıklı ve çözüm odaklı iletişim kurabilmeyi öğrenmek. Partnerizle çözüm odaklı iletişim dili geliştirmek için bize ulaşabilirsiniz
    • Sevgi dillerini kullanmak
    • İlişkiye yenilikler katmak ve ilişkiyi beslemek
    • Partner ile zor anlarda empati kurabilmek
    • Güven ve sadakati zedeleyici davranışlarda bulunmamak
    • Birbirine yeterince zaman ayırmak ve verimli vakit geçirebilmek
    • Gerçekte hissedilen duygu ve düşünceleri açıkça ifade etmek
    • Yakınlığı ve kurulan bağı sürekli olarak desteklemeye devam etmek

    Fiziki koşullar bir takım zorluklar yaşatsada bu zorlukları çözümleyebilmek ve ilişkiyi sağlıklı bir şekilde ilerletebilmek mümkündür. Temel olarak derin paylaşımlarda bulunmak, özdeşim kurulan alanları beslemek, iletişimde kalmak, güven ve yakınlığı koruyabilmek uzak mesafe ilişki dinamiğinde olması gereken besleyici unsurlardır.

    Uzak mesafe ilişkisi yürütmeye yönelik kaygıları, olumsuz duyguları ve düşünceleri yönetmekte güçlük çekiyorsanız veya ilişkinizde var olan problemleri çözümlemek istiyorsanız bize ulaşabilirsiniz. Aynı zamanda ilişkiler ve çift terapisi hakkındaki yazımıza göz atabilirsiniz.

    Antalya Uzak Mesafe İlişkisi Nasıl Yürütülür Sıkça Sorulan Sorular

    Uzak mesafe ilişkilerinde iletişim ne sıklıkla olmalıdır?

    İletişim sıklığı, çiftlerin ihtiyaçlarına ve beklentilere bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Önemli olan, kişilerin memnun ve tatmin olduğu bir iletişim dinamiği oluşturmaktır. 

    Araştırmalara göre uzak mesafe ilişkileri, iletişimde yaşanan problemler, partnerlerin birbirlerine yeterince vakit ayırmaması, güvensizlik, kıskançlık ve ortak gelecek planlarının olmaması gibi sebeplerle bitebilmektedir. 

    Tartışmalar esnasında mesajlaşma yerine telefon veya görüntülü konuşmayı tercih ederek yanlış anlaşılmaların önüne geçilebilir ve tartışmaların şiddetlenmesi engellenebilir. Aynı zamanda, tartışma anında sakinleşmek için karşılıklı zaman tanımak da faydalı olabilir.

  • Anksiyete Krizi ve Panik Atak Arasındaki Farklar Nelerdir?

    Anksiyete Krizi ve Panik Atak Arasındaki Farklar Nelerdir?

    Anksiyete Krizi ve Panik Atak Arasındaki Farklar Nelerdir?

    Anksiyete Krizi Nedir?

    Anksiyete krizi, kaygının yoğun – şiddetli ve uzun sürdüğü dönemlerde kişinin yaşadığı bu sürece bir takım fiziksel belirtilerin (kalp çarpıntısı, nefes darlığı, titreme vb) kısa süreli eşlik etme halidir.

    Anksiyete Krizi ve Panik Atak Arasındaki Farklar Nelerdir?

    Panik Atak Nedir?

    Panik atak, algılanan – gerçek bir tehlike olmamasına rağmen yoğun fiziksel belirtilerle kendini gösteren şiddetli korku halidir. Atak sırasında kişiler genellikle denetimlerini yitireceklerini ve öleceklerini düşünebilirler.

    antalya-psikolog

    Anksiyete krizi ile panik atak arasındaki farkları anlamak kişiler için çoğu zaman zordur çünkü yaşanan semptomlar oldukça benzerdir. Hem panik atak hem de anksiyete krizinde;

    • Kalp atışının hızlanması
    • Baş dönmesi
    • Mide bulantısı
    • Vücutta uyuşma
    • Terleme
    • Kaygıyı kontrol edememe
    • Nefes darlığı
    • Korku ve yoğun endişe hali
    • Yönetilmekte zorluk çekilen olumsuz düşünceler
    • Huzursuzluk ve gerginlik gibi semptomlar gözlemlenebilir.

    Ancak ayırt etmeyi sağlayacak belirli farklılıklar da mevcuttur. Bunlar:

    • Panik atak genellikle herhangi bir tetikleyici olmadan aniden başlayabilir ve süresi anksiyete krizine göre daha kısadır. Ancak anksiyete krizlerinde çoğu zaman öncesinde tetikleyen bir durum meydana gelir ve süresi daha uzundur.
    • Anksiyete ataklarının şiddeti daha yavaş yavaş artma eğiliminde iken, panik atakların şiddeti bir anda artıp, bir anda kesilir.
    • Panik atak sonrasında eşlik eden diğer belirtiler ortadan kalkma eğiliminde iken anksiyete krizinde, kriz geçtikten sonrasında eşlik eden belirtiler sürme eğilimindedir.
    • Yapılan araştırmalara göre, panik atakların süresi genellikle 15 – 20 dakika arasında iken anksiyete krizleri şiddetini yavaş yavaş arttırarak birkaç gün boyunca etkisini gösterebilir.
    • Panik ataklar esnasında sinir sistemi artmış ve gerçekdışı olarak kendini tehlikede hisseder bu durumda saldırıya uğradığını sanır. Bu nedenle denetim yitirme ve ölüme yönelik düşünceler oluşabilir ancak anksiyete krizlerinde yaşanılan belirli tetikleyicilere yönelik artmış olumsuz duygulanım mevcuttur.

    Panik atak ve anksiyete krizi benzer semptomlarla kendisini gösterse de temel farklılıklara sahip iki psikolojik rahatsızlıktır. Bu nedenle tedavi planlaması ve süreci de farklılık gösterecektir. Hangisini yaşadığınızı tespit etmekte zorlanıyorsanız, bir uzmandan destek alabilirsiniz.

    Aynı zamanda, profesyonel destek ile anksiyete krizi ve panik atakları yönetmek, ortadan kaldırmak mümkündür. Ön görüşme ve tedavi planı için bize ulaşabilirsiniz.

    Antalya Panik Atak Sıkça Sorulan Sorular

    Anksiyete krizi ve panik atak arasındaki temel farklar nelerdir?
    • Anksiyete krizi genellikle yavaş yavaş başlarken, panik atak aniden başlar.
    • Anksiyete krizi daha uzun sürerken, panik atak kısa sürelidir.
    • Panik atak belirtileri anlık olarak daha yoğun ve şiddetli yaşanır. 

    Belirtilerin başlangıç şekli, süresi ve şiddeti dikkate alınarak bireysel olarak değerlendirme yapmak mümkündür. Ancak, kesin sonuç için bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.

    Evet, bazı kişiler hem anksiyete krizini hem de panik atağı aynı dönemde deneyimleyebilirler.

  • Başarısızlık Korkusu Nedir?

    Başarısızlık Korkusu Nedir?

    Başarısızlık Korkusu Nedir?

    Başarısızlık korkusu atikifobi olarakta bilinmektedir. Genel olarak yapılan eylemlerde başarısız olmaya yönelik artmış korku ile karakterizedir. Başarısızlık korkusu kişinin başarıyı nasıl algıladığı, idealize ettiği ve geçmiş deneyimlerine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Deneyimlenen duygunun şiddeti de yine durumdan duruma ve kişiden kişiye göre farklılık gösterebilir.

    Başarısızlık korkusu şiddetli olarak deneyimlendiğinde ve müdahale edilmediğinde kişiler yetersizlik duygusuyla da baş etmekte güçlük çekmeye başlarlar. Yaşanılan bu duyguyla kişilerin günlük işlevselliklerinde baltalanmalar meydana gelebilir, yeni işlere başlamakta güçlük çekebilirler ve sorumluluklarını aksatabilirler.

    Başarısızlık-Korkusu-Nedir

    Başarısızlık Korkusu Nasıl Oluşur?

    Başarısızlık korkusunun oluşumu birçok sebepten kaynaklanabilir ancak oluşumunda etkili olan durumları tespit etmeden önüne geçmek mümkün değildir. Sizde başarısızlık korkusunu yönetmekte güçlük çekiyor ancak sebebini bulamıyorsanız bizimle iletişime geçebilirsiniz. Yapılan araştırmalara göre başarısızlık korkusunun oluşumunda etken olan bazı durumlar:

    • Mükemmeliyetçilik
    • Yaşanmış olan ve kişide iz bırakmış başarısız deneyimler
    • Kişinin başarıyı nasıl idealize ettiği
    • Kişinin başarıya yönelik içselleştirdiği baltalayıcı düşünce kalıpları
    • Aile veya çevre baskısıdır.
    • Kaçınma Davranışları (risk alamama, yeni işlere yönelik adım atamama, sorumlulukları yerine getirememe vb.)
    • Çevreye karşı mahcubiyet yaşama korkusu

    Başarısızlık Korkusu Belirtileri Nelerdir?

    Başarısızlık korkusunun belirtileri kişiden kişiye ve durumdan duruma göre farklılık gösterebilmektedir. Ancak bazı yaygın belirtiler de mevcuttur. Bunlar:

    • Yapılacak işe yönelik artmış olumsuz düşünceler ve felaket senoryaları
    • Gergin ve huzursuz olma
    • Sorumluluk alamama
    • Yapılması gereken işlere başlayamama, erteleme
    • Eleştirilmeye yönelik artmış korku veya öfke hali

    Başarısızlık Korkusu Nasıl Geçer?

    Başarısızlık korkusu gündelik hayatımızda ciddi baltalanmalara yol açan ve neredeyse çoğu insansın yaşadığı genel bir sorundur. Ancak başarısızlık korkusunu yönetebilmek mümkündür. Yapılan araştırmalara göre kişinin başarısızlık korkusuna yol açan tetikleyicileri keşfetmesi, bu tetikliyicilerle oluşan düşünce kalıpları ve davranışlarında değişime gitmesi başarısızlık korkusunun yönetiminde önemli etkilere sahip.

    Ancak bu süreci tek başınıza yönetmekte güçlük çekiyorsanız, uzman bir psikologla birlikte başarısızlık korkusunu yönetmeyi ve ortadan kaldırmayı çalışabilirsiniz. Ücretsiz ön görüşme ve terapi planı için bize ulaşabilirsiniz.

    Antalya Başarısızlık Korkusu Sıkça Sorulan Sorular

    Başarısızlık korkusu iş hayatını nasıl etkiler?

    Başarısızlık korkusu, kişinin iş hayatında risk almaktan kaçınmasına, yeni durumlara adım atmaktan çekinmesine yol açabilir. Ayrıca, endişe hali iş performansını olumsuz etkileyebilir.

    Evet, mükemmeliyetçilik, başarısızlık korkusunun nedenlerinden biridir. Bilimsel bulgulara göre mükemmeliyetçi kişiler hata yapmaktan endişe duyarlar ve bu da başarısızlık korkusunu tetikleyebilir.

    Başarısızlık korkusu, günlük yaşamınızı, işinizi veya ilişkilerinizi olumsuz etkiliyorsa bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.